11 Mayıs 2019 Cumartesi

4 YAŞ SENDROMU



Zorlu dönem 2 yaş bitti, en az onun kadar çılgın bir dönem olan 3 yaş atlatıldı, şimdi de 4-5 yaş sendromu diye bir şey çıktı. “Eskiden yoktu böyle şeyler acaba bizi mi kandırıyorlar?” diye düşünen birçok anne adayından biri olabilirsin. 
4 yaşlarındaki çocuğunuzun neden böyle “tuhaf” davrandığını anlamaya çalışıyorsanız ve olan biteni hayretle izliyorsanız artık sizin de nur topu gibi 4 yaş sendromu var demektir.

 2,5 yaş krizleri kadar bilinmez aslında onun değişik bir versiyonudur. 2 yaş sendromunda olduğu gibi bu dönemi her çocuk yaşayacak diye bir şey yok! Hatta kendinizi şanslı bile sayabilirsiniz çünkü çok güçlü tepkilerle karşınıza geçtikleri bir dönem. İnsan gelişim dönemlerine baktığımızda en zorlu dönemler 2,5 yaş, 4 yaş, 6 yaş, 9 yaş ve ergenlik şeklindedir. Bu dönemleri iyice tanımak ve ona göre hazırlıklı olmak işleri kolaylaştıracaktır. 2 yaş sendromu daha çok bilinmesine rağmen 4 yaş krizleri de onu aratmaz. 4 yaş çocuğuyla baş etmek artık büyüdükleri ve her şeyin daha farkında oldukları için hayli zordur. Çünkü artık yaptığı her hareketinde daha bilinçlidir. Küçük bir ergenlik dönemi yaşar sanki. Bile bile anne-babasını sinir etmeye başlar. 2 yaş krizleri biraz daha bilinçsiz olarak kendince “ben de buradayım” mesajını vermeyi içerir.


-4 yaş, karşı gelme yaşıdır.
- Sizi sinir etmek amaçlı bazı davranışlarda bulunabilir. Örneğin elinde su dolu bir
bardağı gözünüzün içine baka baka yere boşaltabilir.
- Kötü kelimeler kullanır hatta bunları kullanmaması gerektiğini bilir. Fakat sizi rencide etmek için topluluk içinde söyleyebilir.
- Daha çok kavga etmeye başlar. Vurma, tekme atma görülebilir.
- Yaptığı yanlış davranıştan sonra çok üzülür.
- Duyguları iki uç noktadadır. En ufak şeye saatlerce ağlayabilir ya da küçük bir şeye
kahkahalara boğulabilir.
- Kandırmanın artık farkına vardığı için yalana başvurabilir.
- Sevdiği şeylerin onun olmasını istediği için yanına alabilir ama çalmanın bilincinde
değildir. Yani endişelenmeyin, ileride bir hırsız olmayacak!
- Özellikle kendi cinsiyetinden olan ebeveyne karşı daha çok olumsuz tutum sergiler.

Zorlu Dönemlerle Baş Etmek İçin Çözüm Önerileri
Bu olumsuz tutumların ne kadarı aileden, ne kadarı çocuğun gelişim döneminden kaynaklanıyor, nereye kadar yukarıdaki durumları normal sayabileceğinizi gözlemlemek gerekir. Çünkü burada birçok etmen rol oynuyor. Ailenin gündelik yaşantısını, kurdukları iletişim biçimini ve anne-baba tutumlarını mercek altına almak gerekir.

Çözüm 1:
Çocuk Koşulsuz Sevildiğini Bilmelidir
Okul öncesi dönemdeki çocuklar sevginizi test etmeye bayılırlar. Aslında bu bir tuzaktır. Eğer testi geçemezseniz vay halinize! Çünkü bir sonraki tepkileri daha şiddetli olacaktır.
Bunu özellikle annelerin içini çok acıtan cümleleri sarf ederek yaparlar. “Sizden nefret
ediyorum, seni sevmiyorum, annem/babam olma, evden gitmek istiyorum” gibi...
Burada aslında içten içe tepkilerinizi gözlemler.
Aslında tepkiniz oldukça kilit bir noktadır. Gelişimine katkı sağlayan doğru tepki;
-“Şu an kızgın olduğun için böyle konuşuyorsun, ben senin annen/babanım ve bu asla
değişmeyecek! Burası senin evin ve hiçbir yere gidemezsin, ben seni çok seviyorum.”
Böyle bir tepki ile çocuğa aitlik duygusu verirsiniz. “Sen ne yaparsan yap, sevgim
değişmez” tepkinizle çocuk kendini güvende, dolayısıyla daha rahat hisseder. Tam tersini hissederse acısını sizden çıkarmaya kalkacak, aslında sevilmeye ihtiyacı olduğu için olumsuz davranışlarıyla ilgi ve sevginizi kazanmak için çırpınacaktır.

Üç yaşından sonra tepkilerinde daha bilinçlendikleri için daha çok işinize yarayacaktır. Genellikle çocukların karşısına geçip, bazen parmak sallayıp neyi yapıp, neyi yapmaması gerektiğini açıklarız. Hatta bazen öyle zamanlar olur ki, normalde tutturmayacakken, sizin uzun açıklamalarınız ya da hayır demeniz yüzünden kıyamet kopar. Çünkü bir şeyin olmama nedenini açıklarken ister istemez çocukların karşısında geçeriz. Çok uysal bir çocuk değilse dediğinizi yapması çok düşüktür. O an sadece “haklısın” hissini vererek yanına geçmeniz, sihirli değnek etkisi yapacaktır. Tabi yine bu yöntemi de kullanırken doğru yer ve zaman lazım. Buradaki kriteri çok anlamsız, olmayacak istekleri, saçma krizleri için de kullanın. Haklı olarak anladığını düşündüğünüz için neden olmayacağına dair işin mantığını anlatmaya çalışıyorsunuz ama nafile! Bu yöntem sizin de enerji ve zaman kaybınızı önleyecektir. Peki nasıl? Onunla oturup üzülün, ona haklı olduğunu, istediği şeyin olması için ne yapmanız gerektiğini birlikte düşünmenizi söyleyin.
Tutturduğu noktalarda işin içinden çıkamadığınızda;
-“Biliyor musun, şu an bir masal perisi olup uçarak sana …’yı getirmek isterdim.”
O zaten masal perisinin ne giydiğini ve nasıl uçtuğunu merak edip, sormaktan ağladığı sebepten uzaklaşacaktır. Çocuklar o an yetişkinden alışık olduğu uzun, sıkıcı açıklamaları beklediği için tam tersini görünce birden kafasını kaldırıp, şaşkın bir ifade ile size bakacaktır. Daha iyisi ağlaması ve tepinmesi azalacaktır. Çünkü yetişkin onun safında… Eee o zaman kendini paralamanın ne anlamı var? Çünkü çocuklar aslında bazı durumlarda uğruna kriz yarattıkları şey için ağlamazlar, amaçları sadece size karşı çıkmaktır. Şöyle düşünün; size karşı savunma yapan birine mi yoksa yanınızda olan birine mi daha sıcak bakarsınız? Ya da sizinle aynı duyguyu paylaşan, istediğiniz için çözüm bulmaya çalışan biri için ne hissedersiniz? Buradaki en önemli unsur aslında duyguyu paylaşmaktır. En iyi arkadaşınızın biraz da duygularınıza ortak olup, beklediğiniz geri dönüşlerde bulunduğu için seversiniz. Çocuklarında isteklerini saçma deyip kesip atmayın, duygusunu paylaşın. Üzülüyorsa onunla oturup üzülün ama hemen çözüm bulmaya kalkmayın. Onun gözünde değerli olan şeylere siz de değer verin. Çünkü orada asıl ihtiyacı olan şey odur.

Çözüm 2:
Rutinler Çocukları Rahatlatır
Çocukların kurallara ve düzene ihtiyacı olduğunu unutmayın. Hatta bu kuralları hiç
istemiyormuş gibi davransalar bile daha rahat ettiklerini söylemeliyiz. Zaten kafaları ne yapıp, ne yapmamaları konusunda karışık olduğu için kurallar onlara yol gösterir ve ışık tutar. Uyku, yemek, oyun zamanı gibi konularda belli rutinleriniz olsun.
Özellikle zorlandığınız noktalarda önceden haberdar etmek önemlidir. Yemeğe oturtmakta zorlanıyorsanız öncesini gözden geçirmekte yarar var. Oyununun en heyecanlı yerinde pat diye kesip “Hadi yemeğe” derseniz; istediğinizi yapması çok zordur. Ya da hiçbir çocuk parktayken “Hadi eve gidiyoruz” dediğinizde üstünü başını silkeleyip yanınıza gelip
“Hazırım anne gidelim” demez. Uyku, yemek vakitleri ve bir etkinlikten diğerine geçişlerde ona belli bir zaman aralığı tanıyın ve bunu ona belirtin.

Çözüm 3:
Belirsizlik Kaygı Yaratır
Ona yaşayacağı tabloyu basit bir dille anlatın. Bunun en çok alışveriş merkezlerinde
işe yaradığını görüyorum. Oraya gidip oyuncak almanız için kendini yerlere atmasını
önlemek için; ya almayacağınızı ya bir tane hakkı olduğunun gibi bir bilgilendirmeyi evden çıkmadan önce yapın ve alışveriş merkezine girmeden kapısında tekrar hatırlatın.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder